PearL
Üye
- Katılım
- 21 Kas 2024
- Mesajlar
- 179
- Tepkime puanı
- 0
Gaybleri en iyi bilen yalnız Allah için kullanılan bir sıfat.
Allah'ın sonsuz ilmini ifade eden bu terkibin tam olarak anlaşılabilmesi için, onu meydana getiren: "Allâm" ve "Guyûb" kelimelerinin vuzuha kavuşması gerekir.
"Allâm"; A-li-me (bildi) fiilinden türemiş, mübalâğa ifade eden bir isim olup; "en çok bilen, her şeyi hakkıyla bilen" demektir. Bu isim Allah'a mahsus bir sıfattır, mahlûklara verilemez. Bir kimseye, bilgin manasında âlim demek caizdir. Üstün, çok bilen manasında "allâme" denmesi de mümkündür. Hatta Allah için kullanılan "alîm" ismi, Allah'ın herhangi bir ilim öğrettiği kimseye -yalnızca öğrettiği ilimle ilgili olarak- verilebilir. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de Hz. Yusuf (a.s.)'ın Melike şöyle dediğini görmekteyiz:
"Beni yerin hazineleri üzerine görevlendir. Çünkü ben, hem çok iyi bir koruyucu hem de çok iyi bilen (alîm)im, dedi. " (Yusuf, 12/55).
Hz. Yusuf (a.s.), Allah'ın kendisine öğrettiği ilimleri çok iyi bilmesi, rüyaları tevil etmesi ve Allah'ın izniyle gaybtan haber vermesiyle de "alîm" idi. (el-Ezherî, "Tehzîbü'l-Luğa", Mısır 1964, A-L-M maddesi)
Ancak Allah'tan başkasına "allâm" demek caiz değildir. Zira bu kelimenin ifade ettiği mana "herşeyi en iyi bilen"dir. Buradaki "her şey"in içine insan aklının alamayacağı veya yalnızca Allah'ın bildirmesiyle bilebileceği gayb ve gaybe ait haberler de girer.
"De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler. " (en-Neml, 27/65).
"Gaybı bilen (Allah), kendisine ait gayba kimseyi muttali' kılmaz. " (el-Cinn, 72/26).
Buna göre ilmi çok az, bilmediklerinin sayısı bildiklerinden çok daha fazla olan insana "allâm" denilmesi düşünülemez.
"Guyûb" kelimesi de "gayb" kelimesinin çoğuludur.
Allah'ın sonsuz ilmini ifade eden bu terkibin tam olarak anlaşılabilmesi için, onu meydana getiren: "Allâm" ve "Guyûb" kelimelerinin vuzuha kavuşması gerekir.
"Allâm"; A-li-me (bildi) fiilinden türemiş, mübalâğa ifade eden bir isim olup; "en çok bilen, her şeyi hakkıyla bilen" demektir. Bu isim Allah'a mahsus bir sıfattır, mahlûklara verilemez. Bir kimseye, bilgin manasında âlim demek caizdir. Üstün, çok bilen manasında "allâme" denmesi de mümkündür. Hatta Allah için kullanılan "alîm" ismi, Allah'ın herhangi bir ilim öğrettiği kimseye -yalnızca öğrettiği ilimle ilgili olarak- verilebilir. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de Hz. Yusuf (a.s.)'ın Melike şöyle dediğini görmekteyiz:
"Beni yerin hazineleri üzerine görevlendir. Çünkü ben, hem çok iyi bir koruyucu hem de çok iyi bilen (alîm)im, dedi. " (Yusuf, 12/55).
Hz. Yusuf (a.s.), Allah'ın kendisine öğrettiği ilimleri çok iyi bilmesi, rüyaları tevil etmesi ve Allah'ın izniyle gaybtan haber vermesiyle de "alîm" idi. (el-Ezherî, "Tehzîbü'l-Luğa", Mısır 1964, A-L-M maddesi)
Ancak Allah'tan başkasına "allâm" demek caiz değildir. Zira bu kelimenin ifade ettiği mana "herşeyi en iyi bilen"dir. Buradaki "her şey"in içine insan aklının alamayacağı veya yalnızca Allah'ın bildirmesiyle bilebileceği gayb ve gaybe ait haberler de girer.
"De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler. " (en-Neml, 27/65).
"Gaybı bilen (Allah), kendisine ait gayba kimseyi muttali' kılmaz. " (el-Cinn, 72/26).
Buna göre ilmi çok az, bilmediklerinin sayısı bildiklerinden çok daha fazla olan insana "allâm" denilmesi düşünülemez.
"Guyûb" kelimesi de "gayb" kelimesinin çoğuludur.