irc.web.tr'e Hoş Geldiniz!
Türkiye'nin yeni nesil irc forumu sizinle!

YaşamKoçu Filmi: Doğu Demirkol’un Sosyal Medya Eleştirisi Televizyon Ekranlarında!

Uzman

Premium Üye
Premium Üye
Katılım
8 Eyl 2024
Mesajlar
2,797
Tepkime puanı
1

YaşamKoçu Filmi: Doğu Demirkol’un Sosyal Medya Eleştirisi Gişede Karşılık Buldu Mu, Şimdi Televizyon Ekranlarında!​


Doğu Demirkol‘un yazıp başrolünü üstlendiği, yönetmenliğini Burak Kuka’nın yaptığı “YaşamKoçu” filmi, Türkiye’de hızla yükselen kişisel gelişim ve “yaşam koçluğu” fenomenine mizahi bir bakış açısı getiriyor. Filmin ana teması, sosyal medyada sıkça karşılaşılan, sorgulanmadan benimsenen “pozitif düşünce” akımlarına ve bu alanda yetersiz bilgiyle insanlara rehberlik etmeye çalışan kişilere yönelik eleştirel bir yaklaşımla dikkat çekiyor. Peki, bu eleştirel komedi, gişede ve eleştirmenlerden beklediği ilgiyi gördü mü? Şimdi ise televizyon ekranlarında izleyiciyle buluşuyor!


Filmin Konusu: Sahte Bir Koçun Yükselişi ve Yaşam Koçluğu Balonunun Patlaması​


“YaşamKoçu”, hayatında pek de başarılı olamamış, ancak kolay yoldan ün ve para kazanma hevesiyle yanıp tutuşan Cafer (Doğu Demirkol) adlı genç bir adamın hikayesini anlatıyor. Cafer, ünlü isimlere danışmanlık adı altında “yaşam koçluğu” yapmaya çalışırken, aslında bu alanda hiçbir eğitimi veya gerçek bir birikimi olmayan, tamamen popüler kültürün rüzgarına kapılmış bir karakterdir.

Filmin dönüm noktası, Cafer’in geçmişte alay ettiği, ancak şimdi kariyerinde zor günler geçiren ünlü oyuncu Helin (Yağmur Tanrısevsin) ile bir davette tesadüfen karşılaşmasıyla yaşanır. İkili, magazin muhabirleri tarafından birlikte görüntülenince, Cafer anlık bir refleksle ve tamamen durumdan kurtulmak amacıyla “Biz sevgili değiliz, ben onun yaşam koçuyum!” açıklamasını yapar. Bu şok edici açıklama, Helin’in kariyerinde beklenmedik bir şekilde yükselişe geçmesiyle Cafer’in hayatını bambaşka bir yöne sürükler. Helin’in değişen imajı ve başarıları, Cafer’i bir anda Türkiye’nin en popüler yaşam koçu haline getirir.

Ancak Cafer’in bu sahte şöhreti, beraberinde komik ve absürt durumları da getirir. Bilgi birikimi olmayan Cafer, her bir danışanına ezberlenmiş “pozitif düşünce” kalıpları ve anlamsız tavsiyeler verirken, olaylar giderek içinden çıkılmaz bir hal alır. Film, Cafer’in bu “yükseliş”ini mercek altına alarak, günümüz toplumunun hızla değişen değer yargılarını, yüzeysel çözümlere olan eğilimini ve kişisel gelişim adı altında sunulan boş vaatleri iğneleyici bir dille eleştiriyor. Film aynı zamanda, bu alandaki sahtekarlıkları ve insanların çaresizlikten nasıl yanlış yönlendirilebildiğini esprili bir dille gözler önüne seriyor.

Filmin öne çıkan sahnelerinde, Cafer’in Helin’e “dedenizin dedesini düşünün, mağarada” gibi absürt yönlendirmeleriyle başlayan terapi seansları yer alıyor. “Kök çakra” ve “ikinci ev” gibi kavramları kendi yorumuyla açıklayarak, Helin’in dedesinin “kıtlık bilincini evrene saldıklarını” iddia etmesi, filmin mizahi temelini oluşturuyor. Ayrıca, kök çakra açılımı sonrası Helin’in daha sık tuvalete gidebileceği gibi komik detaylar da yer alıyor.

Cafer, kendi evini bir “arınma evi”ne dönüştürme fikriyle ailesinin tepkisini çekerken, farklı danışanlarla yaptığı seanslar filmin eleştirel boyutunu derinleştiriyor. NBA draftlarına hazırlanan bir basketbolcudan mental destek karşılığında 500.000 TL talep etmesi, “umut tacirliği” eleştirisine zemin hazırlıyor. Filmde “alan terapisi”, “ses ve dans terapisi”, “su terapisi”, “karma terapi” gibi çeşitli ve absürt terapi yöntemleri gösterilirken, hatta “vajina terapisi” gibi tartışmalı ve komik göndermeler de bulunuyor.

Cafer’in, ünlü bir sunucu olan Cüneyt Özdemir’in programına katılarak yaşam koçluğu felsefesini anlatmaya çalışması ve Özdemir’in sorgulayıcı sorularıyla karşılaşması, filmin ana mesajını doğrudan izleyiciye iletiyor. Kitap imza gününde, terapilerinden sonuç alamayan kişilerin (özellikle “kuantum madde boyutunda vücut partiküllerinin titreşimini değiştirebileceğine inanıp” kafes dövüşünde dayak yiyen adamın hikayesi) Cafer’i sahtekarlıkla suçlaması, filmin eleştirel tonunu pekiştiriyor.

Filmin sonunda, Cafer’in yaşadığı hayal kırıklıkları sonucu köprüden intihar etmeye çalışması ancak burada başka bir intihar girişiminde bulunan bir adamla karşılaşması ve aralarında geçen komik diyaloglar, trajikomik bir final sunuyor. Bu olaylar zinciri, Cafer’in Helin’e olan aşkını itiraf etmesi ve kariyerinin gidişatının beklenmedik bir şekilde değişmesiyle sonuçlanıyor.


Oyuncu Kadrosu ve Karakterler: Hikayeye Katkıları​


Filmin ana kadrosu, hikayenin komedi ve eleştiri unsurlarını taşıyan önemli isimlerden oluşuyor:

  • Doğu Demirkol (Cafer): Filmin hem yazarı hem de başrol oyuncusu olan Demirkol, sosyal medyadan tanıdığımız kendine özgü mizah anlayışını Cafer karakterine taşıyor. Cafer, hızlı para ve şöhret peşinde koşan, zekasını kurnazlığa vuran, ancak aslında samimiyetsizliği ve bilgi eksikliğiyle komik duruma düşen bir anti-kahraman. Demirkol’un karakteri canlandırması, filmin ana eleştirel odağını oluşturuyor. Cafer’in Helin’e mesajlaşma taktikleri vermesi, annesiyle “arınma evi” tartışmaları ve Cüneyt Özdemir’e karşı “rezonans” gibi bilimsel terimleri yanlış kullanması gibi sahneler, karakterin komik ve sahtekar yönünü vurguluyor.
  • Yağmur Tanrısevsin (Helin): Helin, kariyerinde düşüşe geçmiş, kırılgan ve popülerliğini yeniden kazanmak isteyen ünlü bir oyuncudur. Cafer ile olan tesadüfi “koç-danışan” ilişkisi, onun hem imajını hem de hayata bakış açısını beklenmedik bir şekilde değiştirir. Tanrısevsin, karakterin hem naif hem de zaman zaman kararsız yönlerini başarıyla yansıtıyor. Helin’in Cafer’in tavsiyeleriyle Kerem’e soğuk davranmaya çalışması ve Cafer’in dizi teklifini reddetmesine şaşırması, karakterin Cafer’e olan bağımlılığını ve değişen kariyerini gözler önüne seriyor.
  • Bülent Çolak: Türk komedisinin tanınan yüzlerinden Bülent Çolak, filmde Cafer’in başına açtığı dertlerde veya onun yolculuğunda önemli bir figür olarak yer alıyor. Genellikle yan karakterleriyle filme mizah katan Çolak, bu filmde de Cafer’in absürt dünyasına katkı sağlıyor.
  • Hakan Meriçliler: Deneyimli oyuncu Meriçliler, filmde genellikle Cafer’in etrafındaki, onun yükselişine tanık olan veya ona danışan karakterlerden birini canlandırarak hikayenin derinleşmesine ve komik anların çeşitlenmesine yardımcı oluyor.
  • Nazlı Tosunoğlu: Tosunoğlu, Cafer’in annesi rolünde, oğlunun “yaşam koçluğu” macerasına şüpheyle yaklaşan, geleneksel ve eleştirel bir figür olarak öne çıkıyor. Onun Cafer’in “arınma evi” fikrine karşı çıkması ve oğlunun saçmaladığını düşünmesi, filmin gerçeklik ve sahtelik arasındaki çatışmasını yansıtıyor.
  • Ebrar Demirbilek: Genç oyuncu Ebrar Demirbilek de filmde Cafer’in popülaritesinin arttığı süreçte onunla etkileşime giren, farklı yaş gruplarından danışanları temsil eden karakterlerden birini canlandırarak hikayeye renk katıyor. Özellikle hastanede Cafer’e “Biliyorum, sen şifacı değilsin, rolünden çıkamayan oyuncusun” demesi, filmin ana eleştirisini doğrudan dile getiriyor.
  • Cüneyt Özdemir (Kendisi): Ünlü sunucu Cüneyt Özdemir’in filmde kendisini canlandırması ve Cafer’i programında ağırlayarak “umut tacirliği” suçlamasıyla yüzleştirmesi, filmin eleştirel mesajını güçlendiren önemli bir metaforik unsur olarak dikkat çekiyor.

Bu oyuncu kadrosu, Doğu Demirkol’un kaleminden çıkan senaryoyla birleşerek, “yaşam koçluğu” fenomenine hem eleştirel hem de güldürücü bir bakış açısı sunmayı hedefliyor.


Gişe Performansı: Beklentilerin Altında mı Kaldı?​


“YaşamKoçu”, ilk olarak 12 Ocak 2024 tarihinde vizyona girmiş, ardından 14 Haziran 2024‘te daha geniş bir gösterim imkanı bulmuştur. Box Office Türkiye verilerine göre filmin gişe performansı, beklentilerin oldukça altında kaldı. İlk hafta sonunda 24.466 seyirciye ulaşan film, toplamda yaklaşık 38.511 kişi tarafından izlendi ve 5.790.633 TL hasılat elde etti. Filmin yapım bütçesi hakkında resmi bir bilgi bulunmamakla birlikte, bu rakamlar filmin ticari anlamda beklenen başarıyı yakalayamadığını gösteriyor.


Eleştirmen ve İzleyici Yorumları: Çoğunlukla Olumsuz Bir Hava​


Film, izleyicilerden ve eleştirmenlerden genellikle olumsuz yorumlar aldı. Beyazperde ve Sinemalar.com gibi platformlardaki kullanıcı yorumları, senaryonun zayıflığına, esprilerin zorlama oluşuna ve genel olarak filmin “vasatın altında” kaldığına işaret ediyor. Doğu Demirkol’un “Doğu” adlı internet dizisindeki başarısına rağmen, “YaşamKoçu”ndaki performansının “donuk” bulunduğu ve filmin bu dizinin “kötü bir kopyası” olduğu yönünde eleştiriler dile getirildi. Birçok izleyici filmi “zaman kaybı” olarak nitelendirirken, bazıları ise filmin hedeflediği “yaşam koçluğu” eleştirisini başarılı bulduğunu ve ince mizahı yakalayabildiğini belirtti. Ancak genel kanı, filmin komedi potansiyelini yeterince kullanamadığı ve mesajını etkili bir şekilde iletemediği yönünde.


Doğu Demirkol’dan Sosyal Mesaj: “Yaşam Koçluğu Balonunu Patlatmak”​


Filmin temelindeki eleştirel duruş, bizzat Doğu Demirkol tarafından da dile getirildi. Sanatçı, Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda, günümüzdeki “yaşam koçluğu” olgusuna ve sosyal medyadaki “pozitif düşünce” dayatmasına olan eleştirel bakış açısının filmi yapmasındaki ana motivasyon olduğunu belirtti. Demirkol, insanların bu alanda sunulan “kolay çözümlere” aldanmaması gerektiğini vurgulayarak, filmin bir nevi bu “balonu patlatma” amacı taşıdığını ifade etti. Bu da filmin bir komediden öte, toplumsal bir eleştiri unsuru taşıdığını gösteriyor.


Şimdi Televizyon Ekranlarında: YaşamKoçu NOW TV’de!​


Sinema salonlarındaki yolculuğunu tamamlayan “YaşamKoçu” filmi, şimdi televizyon ekranları aracılığıyla daha geniş bir izleyici kitlesiyle buluşuyor. Film, NOW TV (eski adıyla FOX TV) ekranlarında, Zeren Group Holding iş birliğiyle yayınlanıyor. Bu gelişme, filmi daha önce izleme fırsatı bulamayan veya yeniden izlemek isteyen izleyiciler için önemli bir fırsat sunuyor. Televizyon yayını, filmin eleştirel mesajının daha fazla kişiye ulaşmasına olanak tanıyacak.


Sonuç: Başarılı Bir Eleştiri Mi, Gişede Hayal Kırıklığı Mı?​


“YaşamKoçu” filmi, güçlü ve güncel bir toplumsal konuyu ele alma potansiyeli taşımasına rağmen, gişede ve eleştirel alanda beklenen ilgiyi görmedi. Doğu Demirkol’un mizah anlayışının bu filmde tam olarak yansıtılamadığı düşünülse de, filmin “yaşam koçluğu” ve “pozitif düşünce” akımına getirdiği eleştiri, sosyal medyanın ve kişisel gelişim sektörünün sorgulanması açısından önemli bir nokta oluşturuyor. Film, bir komediden çok, üzerine düşündürücü bir toplumsal eleştiri olarak hafızalarda yer edebilir ve şimdi televizyon ekranlarında izleyicilerle buluşarak bu tartışmayı sürdürme imkanı buluyor.


Bağlantıları görebilmek için lütfen Giriş yap veya Kayıt ol
yazısı ilk önce
Bağlantıları görebilmek için lütfen Giriş yap veya Kayıt ol
üzerinde ortaya çıktı.
 

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Üst